Küresel ısınma nedir? Nedenleri ve sonuçları nelerdir?
Küresel ısınma, dünya genelinde en önemli gündem maddesi olması gereken konuların başında geliyor. Dünya Meteoloji Örgütü’nün verilerine göre, 2015-2019 yılları dünya tarihinin en sıcak beş yıllık dönemi oldu. Ayrıca Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA) tarafından yapılan açıklamaya göre, 2019 yılı 1850 yılından bu yana ölçülen en sıcak ikinci yıl oldu. Bunun sonucunda son yıllarda Kuzey Kutup bölgesindeki deniz buzlarının erimesi hızlandı, Batı Antarktika Buz Tabakası küçülmeye başladı, bitkilerin yaşam döngüsü ile hayvanların yaşam alanlarında değişim gözlendi.
Küresel ısınma nedir?
Küresel ısınma, sera etkisinin sonucunda ortalama yeryüzü sıcaklığının artması olarak tanımlanabilir. Sera gazı ve küresel ısınma arasındaki bağlantıyı kanıtlayan kişi bu konuya ilişkin yaptığı çalışmalarla bilinen James Hansen’dir. Küresel ısınmanın tehlikeleri konusunda kamuoyunu ilk uyaran bilim insanlarından olan Hansen, 1988 yılında ABD Kongresi’nde dikkat çekici bir konuşma yapmıştı. Konuşmasında dünya için kritik bir noktada olduğumuzu belirten Hansen, “İklim sistemlerinin bundan etkilenmesi an meselesi. Önlem alınmaz ve kritik nokta geçilirse, büyük değişiklikler meydana gelebilir ve sistem tamamen kontrolümüzden çıkar” ifadelerini kullanmıştı.
Sera etkisi nedir?
Sera etkisi, dünyadaki yaşamın devamını sağlayan doğal bir süreçtir. Güneşten yerküreye gelen kısa dalgalı ışınların bir bölümü emilirken, diğer bir bölümü de emilmeden uzun dalgalı ısı ışınları olarak uzaya kaçar. Bu ışınımın büyük bir bölümü sera gazları tarafından emilerek tekrar yerküreye geri yansıtılır. Bu süreç, yeryüzünün aşırı ısınmasını ya da aşırı soğumasını engellemektedir. Sera etkisine neden olan başlıca gazlar şunlardır: Su buharı, karbondioksit, ozon ve metan. Eğer sera gazı etkisi olmasaydı, dünya sıcaklığı yaklaşık 30 derece daha soğuk olacaktı. Bunun sonucunda, dünya buzullarla kaplanacak ve yaşam için elverişli bir ortam olmayacaktı.
Doğal yolla oluşan sera gazları yeryüzündeki sıcaklığı dengelerken, insanlar tarafından üretilen sera gazları ise küresel ısınma sorununa yol açıyor. Ormanların yok edilmesi ve fosil yakıtların kullanılması, bu gaz seviyelerinde artışa neden oluyor. Bu da sera etkisine neden oluyor. Yani insanların çeşitli faaliyetleri sera gazlarındaki dengeyi bozmakta ve küresel ısınmaya neden olmaktadır.
Karbondioksit, yüzde 70 ile küresel ısınmada en fazla paya sahip sera gazıdır. Atmosferdeki ömrünün 200 yıla kadar çıktığı bilinmektedir.
Mikdat Kadıoğlu, 2001 yılında Milliyet gazetesinde kaleme aldığı yazısında, “Hızla yok olan narin kuş türleri, bize atmosferimizin kimyasal bileşiminin iyice bozulduğunu göstermekte. Sadece İngiltere’de son 25 yılda 22 milyon çift kuşun, 17 milyon çifti yok oldu” ifadelerini kullandı.
1880-2012 yılları arasında küresel ısınmaya yol açan ortalama sıcaklık 0.85 derecelik artış göstermiştir. Dünya Meteoroloji Örgütü, 2019 yılında açıkladığı raporunda, dünyanın ortalama sıcaklık seviyesinin önümüzdeki 5 yıl içerisinde sanayi öncesi döneme göre 1,2 ila 1,3 derece artacağı öngörüsünde bulundu.
Küresel ısınma nedeniyle Grönland Buz Tabakası eriyor
Küresel ısınmadan en çok etkilenen bölgelerin başında gelen Grönland Buz Tabakası’ndaki erime rekor seviyeye ulaştı. Danimarka Meteoroloji Enstitüsü, Grönland’da sadece 2020’nin temmuz ayında 197 milyar buzun eridiğin açıkladı. Bunun sonucunda da deniz seviyesindeki yükselme hız kazandı. Bilim insanları, Grönland’daki erimenin bu şekilde sürmesi halinde, bu yüzyılın sonuna kadar her yıl 25 milyon kişinin yaşam alanlarının sularla kaplanabileceği uyarısında bulunuyor.
Küresel ısınma nedeniyle oluşacak iklim değişikliği, dünyanın akciğeri olarak anılan Amazon yağmur ormanlarının zarar görmesine neden olabilir. Böylece buradaki canlı yaşamı da zarar görebilir. İsveç merkezli Stockholm Resilience Center, iklim değişikliği nedeniyle Amazon yağmur ormanlarının daha az yağmur aldığını bildirdi. Amazon yağmur ormanları, atmosferden karbondioksitin emilmesinde büyük rol oynamaktadır.
Birleşmiş Milletler (BM) Afet Risklerinin Azaltılması Ofisi’nin hazırladığı br rapora göre, 1997 ila 2017 yılları arasında iklim bağlantılı afetler nedeniyle 1,3 milyon insan hayatını kaybederken, 2,245 milyar dolar da maddi zarar meydana gelmiştir.
Kyoto Protokolü
1997 yılında BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi içinde Kyoto Protokolü imzalanmıştır. Küresel ısınma konusunda dünya genelinde mücadeleyi sağlamak için hazırlanan sözleşmeyi, toplam 169 ülke imzalamıştır. Sözleşme 16 Şubat 2005 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Türkiye de bu sözleşmesi imzalamıştır.
Bu sözleşme, özelikle de gelişmiş ülkelerin sera gazı salınımlarını azaltmayı hedefliyor. Örneğin; ABD için yüzde 7’lik, Japonya için yüzde 6’lık ve AB ülkeleri için yüzde 8’lik bir azaltma öngörülmüştür.
Paris Anlaşması
2015 yılında BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi içinde Paris Anlaşması imzalanmıştır. 200 ülkenin onayladığı bu anlaşmanın hedefi, küresel ısınmayı 2 derecenin altında tutmaktır. Anlaşma 4 Kasım 2016 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiştir.
Türkiye, Paris Anlaşması’nı imzalanmıştır. Ancak Kasım 2020 tarihi itibariyle anlaşmayı onaylamamıştır. BM’nin internet sitesinde yer alan bilgilere göre, dünyada bu anlaşmayı onaylamayan yalnızca 10 ülke bulunuyor. Türkiye dışında henüz onaylamayan ülkeler şunlar: Angola, Eritre, İran, Irak, Kırgizistan, Lübnan, Libya, Güney Sudan ve Yemen.
En fazla karbondioksit salınımı yapan ülkeler
Avrupa Komisyonu’nun Küresel Atmosfer Araştırmaları için Emisyon Veritabanı adlı çalışmasına göre, dünya genelinde en fazla karbondioksit salınımı yapan ülke Çin oldu. Çin’in yıllık karbondioksit salınım miktarı 11, 256 megaton. En fazla karbondioksit salınımı yapan ilk 5 ülke şöyle:
- Çin: 11,256 megaton
- ABD: 5,275 megaton
- Avrupa Birliği (AB): 3,457 megaton
- Hindistan: 2,622 megaton
- Rusya: 1,748 megaton
Kaynakça
DAM Mehmet Metin, Sera Gazı Emisyonlarının Makroekonomik Değişkenlerle İlişkisi: OECD Ülkeleri İçin Panel Veri Analizi, Adnan Menderes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi
NASA Yetkilisinden Küresel Isınma Uyarısı, Amerika’nın Sesi, 13 Temmuz 2008, Erişim Tarihi: 1 Kasım 2020