İdealizm nedir? İdealizm ve Felsefe arasındaki ilişki kısaca
İdealizm nedir? İdealizm ve Felsefe arasındaki ilişki nedir? Bu konu hakkında bilinmesi gerekenleri kısaca sizler için derledik.
İdealizm nedir?
Eğitimde temel felsefi terimleri belirlemek üzere yapılan incelemelerden birisi de idealizm olmuştur. İdealizm, etik, ahlaki ve dinsel ölçütleri benimseme ve bu anlayış tarzıyla hayatını idame ettirmeye denir. İdealizmin kökenleri Aydınlanma Dönemi’ne, özellikle John Locke ve Immanuel Kant’a kadar uzanmaktadır. Tarihsel olarak Avrupa’da gelişen burjuvazinin, aristokrasinin ayrıcalıklarını sınırlandırmasıyla ortaya çıkmış ve kaynaklarını burjuvadan alan bir demokrasi anlayışı getirmiştir. Güvenlik politikalarında idealizm, savaşların başlamadan önlenmesi ve dünyada barışçıl sistemin kurulması hedefindedir. Realistler, idealist düşünceyi iki dünya savaşı arasındaki dönemde sistematik realist düşüncelerden kopuş olarak görmektedir. Realistler kendi fikirlerini sağlamlaştırmak, tanımlamak için idealizm yaklaşımını ortaya koymuş ve farklılıklardan yola çıkmıştır.
İdealizm ve Felsefe arasındaki ilişki
Diğer kavramlara nazaran daha farklıdır. Felsefe üzerinden idealizm kavramını açıklamak gerekirse idealizm, gerçekliğin nesneler ve fikirlerden çok benlikten meydana gelmesiyle oluştuğunu iddia etmektedir. İdealizm kavramı aklın maddeden öncül olduğunu ileri sürmektedir. Birçok idealizm türü vardır ve bunlardan bir tanesi de öznel yani fenomenalizmdir. Gerçek dünyanın varlığını inkar etmeden bağımsız olarak öznel varlıkları ele almaktadır. Öznel idealizm, var olan her şeyi aklın ve düşüncesinin temelinde yorumlamaktadır. En önemli savunucularından olan Immanuel Kant, öznel ve nesnel idealistler arasında yer almaktadır ve aklın doğuştan belirli çalışma biçimlerinin olduğunu ve biçim, düzen tarafından doğada kabul görüldüğünü ileri sürmektedir.
Nesnel İdealizm: Dünyanın biçimi ve düzeninin kendisi tarafından belirlendiğini ileri süren bu görüş, evreni sistematik açıdan yorumlar ve evrenin yapısının zihin olduğunu ileri sürer. Modern dünyada ise dünyanın tüm parçalarının bir düzende var olduğu anlayışı ileri sürülmektedir.
İdealizm ve Kültür: Genellikle idealizm, kişinin öneminin sonsuz bir değere sahip olduğu ve bu nedenle bireyin ve sosyal grupların dışındaki bir alan ile temellendirilir. İdealizm kültüründe evren üstündür. Hegel gibi mutlakiyetçi ve kurumlar vasıtasıyla ifade edilmektedir.
İdealizm ve Eğitim: İnsan hayatının tüm tecrübelerini okul vasıtasıyla öğrenmektedir. Eğitim bireyin gelişimi için önemlidir. Eğitim sayesinde insan içsel doğasını gerçekleştirir ve hedeflerine bir adım daha atar. Kişinin eğitimini oluşturan zihinsel ve irade gibi kavramlar insanı çevreler ve dünyasını oluşturur. Eğitim sayesinde eğitilebilir bir varlık olan insan hayatın merkezini oluşturmaktadır. En açık ifade ile insanın kaynağı Tanrı’dır ve doğasının özgürlük ve kaderinin ölümsüz olduğunu söylemek mümkündür.
İdealizm ve Materyalizm: Madde-ruh ayırımı yapmayan, birbirinden bağımsız varlık- düalizmine karşı çıkan materyalizm maddeyi tek gerçek kabul etmiş ve her şeyi ona indirgemiştir. Metafiziği reddetmesinin tabii bir sonucu olarak spiritüalizm, idealizm, rasyonalizm vb. disiplinlerle ters düşen materyalizm başta Tanrı inancı olmak üzere yaratılış, ibadet, melek, vahiy, peygamberlik, kutsal kitaplar ve ahiret gibi dinî inançların birer yanılgıdan ibaret olduğunu ileri sürer. İdealizmin karşıtlığı materyalizm olarak bilinir. Materyalizm, maddenin tek gerçeklik olduğunu savunur. İdealizm ise bu öngörüye karşı çıkar. İdealizme göre her şeyin temelini düşünce oluşturmaktadır.