Feminizm nedir, ne zaman ortaya çıktı, neyi savunur? Kısaca

Her gün onlarca, binlerce kadının katledildiği, iş hayatında önemsenmediği ya da tacize uğradığı, gittiği birçok yerde sırf kadın olduğu için dikkate alınmadığı ve sürekli haksızlığa uğradığı, yanında bir erkek olmadan ciddiye alınmayan, ev hayatında görev denilerek kadının sırtına tonla yük bindirilen bu çağda, feminizm sıkça dile getirilen bir kavram olmuştur. Tüm dünyada bu haksızlıklara karşı sesini duyurmak için uğraşan insanlara bu hareket büyük ses olmuştur ve tüm dünyada yankı bulmuştur. Peki nedir bu feminizm? Feminizm ne zaman ortaya çıktı? Feministler neyi savunur? Bu konu hakkında bilinmesi gerekenleri kısaca derledik.
Feminizm nedir, ne değildir?
John Stuard Mill, ‘The Subjection Of Woman’ adlı kitabında “Bir cinsin diğer cinse hakimiyeti yanlış ve insanoğlunun gelişmesinin önündeki en büyük engellerden biridir” der. Bu söz aslında çok güzel bir özettir.
Feminizm, tüm cinsiyetlerin sosyal, ekonomik, politik açıdan eşit olmasını isteyen ideolojilerden oluşan bir toplumsal harekettir. Temeli kadın özgürlüğüne dayanmaktadır. Feminizm üstünlük değil eşitlik ister. Her zaman ve herkese karşı eşitliği savunur. Eşit muamele kavramından anlaşılan ise kadın, erkek, engelli, hamile demeden tüm insanların eşit muameleye tabi tutulmasıdır. Ataerkil toplum yapısına ve insanlara biçilen normlara karşı çıkar. Feminizm kadınları, kültürümüzü ilgilendiren konularda toplumda bilinç uyandırır ve yapılan haksızlıkları insanlara duyurarak bunun karşısında durur.
Feministler neyi savunur?
Feminizm, kadın-erkek demeden; cinsiyete, yönelime, politik ve ekonomik konuma bakılmaksızın herkesin eşit haklara sahip olmasını savunur ve eşitsizliğin doğasını anlamayı amaçlar. Gerek mahkemelerde adalet sağlanırken, gerek iş hayatında (ücret eşitsizliği, dikkate alınmama, evlilik-doğum gibi doğal şeylerin her zaman problem olması…) herkese eşit muamele gösterilmesini ister ve savunur. Maalesef ki ataerkil bir toplumda yetiştiğimiz için toplumun özellikle kadınlara dayattığı baskılara, biçtiği rollere (kadının çalışmaması, çocuk bakıp büyütmesinin mecburiyet olması, yemek –temizlik gibi işlerin tamamen kadına yüklenmesi…) karşı durur. Eşit haklara sahip ve eşit şartlar altında, kesinlikle ayrım olmaksızın herkese karşı adil bir hayat ister. Maalesef ki geçmişten günümüze kadar tarihte her zaman bir yerlerde kadına karşı haksızlık, kadını ezme ve küçük görme gibi durumlar yaşanmıştır ve günümüzde de halen devam etmektedir. Bu tüm dünyada da böyledir. Çoğunluğun duyduğu ‘WE CAN DO IT’ sloganı da dünya çapında bilinen ve kadınlara güç veren sloganlardan biridir.
Feminizm ne zaman ortaya çıktı?
Feminizm ilk olarak 18. yüzyıl Fransa’sında ortaya çıkmıştır. Lady Mary Wortley Montagu ve Marquis de Condorcet gibi ünlü düşünürlerin de içinde bulunduğu Aydınlanma Dönemi’ne dayanır feminizmin kökeni. 19. Yüzyıla kadar kadınlara haksız ve adaletsiz muamele yapıldığını görenlerin sayısı arttıkça organize bir hareket haline gelmiştir.
O zamana kadar kadınlara tanınmayan hakların çoğu feminizm hareketi sayesinde kadınlara sırasıyla verilmeye başlanmıştır. 1848 yılında New York’ta Secene Falls’da yapılan Kadın Hakları Toplantısı’nda kadınlara oy hakkı, boşanma hakkı, çocuğunu babadan uzak tutabilme hakkı, kürtaj hakkı, Amerika’da bir üniversiteye girebilme hakkı verilmiştir ve feminizm buna ön ayak olmuştur.
Aynı zamanda dini yönden de birçok şeyi etkilemiştir feminizm. Hristiyan ve Yahudi toplumlarında kadın gitgide yükselerek erkekle eşit konuma gelmiştir. İslam’da ise kadınlar müftü yardımcılığına kadar yükselebilmektedir. Kadınlar hem dini hem de sosyal anlamda ikinci sınıf insan muamelesi görmekten kurtulmaya başlamış ve bu durum duyuldukça dünya çapında yayılmıştır. Günümüzde de dünyadaki her ülkede feminizm vardır ve kadınlar zaten sahip oldukları hakları için mücadele etmektedir. Ülkemizde ise seçme seçilme hakkı da dahil olmak üzere bir çok hak Mustafa Kemal Atatürk zamanında verilmiştir.
Mustafa Kemal Kemal Atatürk’ün de dediği gibi “Ey Kahraman Türk kadını sen yerlerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde yükselmeye layıksın.”